bugün

entry'ler (578)

tayt giyen kadınlara tavsiyeler

tayt giyen kadınlar bana fakir gibi geliyor. ben neden 500 tl ye pantolon alıyorum, elbise alıyorum diyorum o zaman. bir de üşengeç geliyorlar.

ben bu yazıyı öylesine yazdım

çok yalnız olduğumu hissediyorum. sevdiğimi güldürmek, o gün ne yaptığımı anlatmak, onun gün içinde ne yaptığını öğrenmek, koluna girip sahilde yürümek istiyorum. 30+ olunca bunu daha çok hissediyormuşsun. ne kadar daha bekleyeceğiz?

evlendikten sonra erkekler

yaklaşık iki ay önceydi. bir pazar sabahı bayağı erken bir saatte dışarıda bir çift gördüm; ortalarında da tatlı bir erkek çocuğu...kadın gayet hoş giyimliydi, makyajı da güzel yapılmıştı, yüzü de fiziği de güzeldi. erkek de yakışıklı, güzel giyimli, dışarıdan hoş görünen bir bey...ortalarında da yeni yeni yürümeye başlamış iki ellerinden tutulan bir çocuk...içimden dedim ki "ne güzel bir çift, çok hoş görünüyorlar"; bunu içimden geçirmemden 5 sn sonrasında gördüklerim, duyduklarım beni çok şaşırttı ve üzdü. adam kadına cinsel içerikli bir küfür etti, kadın da aynı şekilde karşılık verdi; sonrasında bağrışmalar, gene küfürler ve çocuğun ağlaması...pazar sabahı dışarıda ben buna şahit oldum. nazar da ettiğimi düşünmüyorum. ama nasıl içim acıdı ve üzüldüm.

bir yandan bazen hiç doğru insan karşıma çıkmayacak düşüncesi bir yandan da dışarıdan mutlu görünen çiftlerin evliliklerinin diğer yüzü...

yaşamak güzel şey

bu film neden bu kadar az sinemada kendine yer buldu ve neden sahnelendiği salonlarda da bir elin parmağını geçmeyecek sayıda seyirci var -bunun sonucu olarak gösterimden kaldırılmaya başlandı- ve belki de bir haftaya kadar hiçbir salonda bulunmayacak?

her başarı cezalandırılır, belki de bundan...sevgi, saygı, empati, vicdan, merhamet gibi güzel duyguların yanı sıra geçmişinizi, çocukluğunuzu, gençliğinizi hatta gelecekteki yaşlılığınızı dahi bu filmde görebilirsiniz.

zihni göktay'ın bu filmde olduğunu bilmek bile yeter, sırf onun için bile bu filme gidilir. o kadar doğal ve o kadar yetenekli ki...bu yıl tiyatroda iki kere kendisini izlemek nasip oldu ve hatta kendisiyle fotoğraf çektirmek de...sırf atatürk arboretumu sahnesi bile bu filmi izlemek için tek başına bir gerekçe. 35 yıl önce zihni göktay "atla gel şaban" filmi çekimleri esnasında kemal sunal ve set arkadaşları ile atatürk arboretum'una girmek istese de yasak olduğu için alınmaz ve 35 yıl sonra ilk defa burada ona bir film sahnesinde -ki filmin beni ağlatan ilk sahnesidir- rol almak nasip olur ve bu durum onu da duygulandırmıştır, tam da bu sahnede gözlerinde o yaşantıyı duyumsamak mümkün.

bu film beni zaman zaman güldürdü ama daha çok duygulandırdı/ağlattı.

illa bir filme gitmek istiyorum diyorsanız bu film sadece bir opsiyon olarak kalmasın; bedelini ödeyerek sinemada izlemeseniz dahi bu filmi bir şekilde izlemenizi tavsiye ederim.

ben bu yazıyı sana yazdım

doğum günün kutlu olsun koca yürekli adam...

rabb'im size sağlıklı, huzurlu, mutlu, hayallerinizi gerçek kılabileceğiniz -emekliliği bir sahil kasabasında kitap okuyarak geçirmek mesela- uzun ömürler nasip etsin.

21 yaşına girdiğim gün beni aradığınızda "annemin evlendiği yaştayım" demiştim, siz de bana "hayır; Fatih'in istanbul'u fethettiği yaştasın" demiştiniz; üzerinden 5 yıl geçmiş olsa dahi o gün dün gibi aklımda (bilirsiniz, iyi kaydederim). kendimi bu sözünüzden sonra daha güçlü hissetmiştim nedense...siz ise şimdi yarım asır+4 oldunuz. bugün bir kez daha doğdunuz (evet, ben böyle derdim hatırlarsanız). gönlümde kocaman bir yeriniz var ve her zaman böyle kalacak; sizi çok seviyorum.

günün sözü

ingilizce yazma hakkımız varsa...

to love is nothing.
to be loved is something, but to love and to be loved by the one you love, that's everything!
never take love for granted.

yazarların şu an dinlediği şarkılar

mümin sarıkaya - ben yoruldum hayat

https://www.youtube.com/watch?v=K7z3590-Mt0

--spoiler--
ben yanıldım hayat, vurma yüzüme
yol verdim sevdanın en delisine
o yüzden ömrümden giden gidene
şu yalnız başımı eğdirme benim
--spoiler--

yaş 21

zaman o kadar çabuk geçiyor ki...21 yaşına girdiğim gün üniversite son sınıftaydım ve aralık ayının o ilk gününde yaş günümü kutlayan hocama "annemin evlendiği yaştayım" dediğimde her zamanki bilge yaklaşımıyla "fatih'in istanbul'u fethettiği yaştasın" demişti. üzerinden 5 yıl geçti. daha dün gibi...ne zaman "21 yaş"ifadesini duysam aklıma bu an geliyor çok net bir şekilde. ve zamanı bir noktada durdurabilsem 21 yaşında üniversite son sınıf öğrencisi olarak kalmayı isterdim.

çok zamandır bakıyorum da...haberlerde görüyorum, duyuyorum, okuyorum. 21 yaşında henüz bir yıllık polis, terhisine bir ay kalan asker şehit oldu diye...içim cız ediyor o an. ateş düştüğü yeri yakıyor. kendi 21 yaşım geliyor aklıma, neleri dert etmişim diye, hâlâ öyle...

mutluluk

2017'nin ilk entry sini bu başlığa girmek istedim.

"what do you want to be?" sorusuna "i want to be happy" diye cevap veren 14 yaşındaki lise öğrencisi edasıyla...

birey olarak mutlu olmayı çok istiyorum; bazen mutlu olmayı isterken de kendimi mutsuz ediyorum. sanırım var olanla yetinmek olana razı olmak mutluluk...

ülke olarak da artık huzurlu, mutlu olalım istiyorum. haberleri izlerken, dışarı çıktığımda, iş ortamına girdiğimde...gerçekten güzel şeyler yaşandığını bilmek istiyorum bu ülkede. ve hâlâ umudum var. en güzeli de bu olmalı.

öğrencilerini ya yakan ya da tecavüz eden zihniyet

dinini yaşamak için bir müride ihtiyaç duyan zihniyettir aynı zamanda. halbuki kur'an-ı kerim, hadis, efendimiz (s.a.v)'in hayatı, diyanete bağlı kuran kursları, ailede alınan eğitim yeterli olmalı/olabilmeli.

bunun dışında şunu da eklemem gerekir. bir topluluğa kıyısından köşesinden -gerçekten kıyısından köşesinden- ait olan herkesi de o toplumun başka bireyleri tarafından yapılan dönülmez hatalardan sorumlu tutmamız da doğru değil.

game of thrones

izlemek istediğim ama bir türlü başlayamadığım dizi...ilham mı bekliyorum acaba?
ben de izlediğim sezonlar hakkında burada spoiler içerikli yorumlar yazmak ve fikirlerimi paylaşmak istiyorum.

hisse i şayia

gitmek istediğim istanbul büyükşehir belediyesi şehir tiyatroları oyunlarından biri. "bir evlilik komedisi" olarak geçiyor. oyun ayrıldıktan sonra biricik kızlarını paylaşamayan ve sürekli didişmeye devam eden bir karı-kocanın kavgalarını konu alıyor. her karşılaşmada kavgalarını tekrarlayan, birbirine dava üstüne dava açan ama her şeye rağmen birbirini seven bir karı-koca...

* inşallah bilet bulabilirim, online olarak alacağım. izledikten sonra da beğeneceğimi düşünüyorum.

metroport

insanı yormayan bir alışveriş merkezi. çok dolambaçlı uzun koridorları olan bir yer değil. içinde az mağaza var; gireceğin mağazalar bunlar içindeyse daha ne olsun...pazar günü bile çok kalabalık olmuyor (çevresinde alternatifler olduğu içindir mutlaka). sineması fiyat olarak uygun, gayet de güzel. inkılap kitabevi var içinde. bunun yanı sıra takı dükkanı olarak da en sevdiğim euromoda var. bir alışveriş merkezine gitmem gerekirse (ki avm sevmiyorum maalesef) tercih ettiğim yer oluyor çoğu zaman.

düğün gerekli midir

bir dilim pasta ve su böreği ile düğün salonunda yapılacaksa gereksizdir ve güzel değildir.
güzel bir yemek verilecekse şık bir salonda ya da açık havada o zaman güzel oluyor. tabi böylesi de pahalı oluyor oldukça. yaklaşık 20 bin lira kadar. o sebeple hem kız tarafı hem de erkek tarafı için maddi durumları bunu karşılayamayacak ise güzel bir nikah salonunda nikah yapılsın, en iyisi...

10 aralık 2016 istanbul beşiktaş patlaması

insan ne yazacağını şaşırıyor bu başlık altında...bu tür haberler duymayacağımız bir ülkede yaşamak isterdim. insan hayatının bu kadar ucuz olmadığı, değerli olduğumuz...gazete manşetleri bile görmezden geliyor. sanki o patlama hiç olmamış o kadar eve ateş düşmemiş gibi...gerçekten üzücü.

ateş düştüğü yeri yakıyor. ne denilse anlamsız. rabb'im şehadetlerini kabul etsin.

aşık olunmak

güzel bir şey olmalı. henüz nasip olmadı.

24 kasım öğretmenler günü

başöğretmen mustafa kemal atatürk'ün izinden giden ve öğrenmeyi/öğretmeyi, paylaşmayı, vicdanı/merhameti, güzelliği, sevgiyi, saygıyı kendilerine ilke edinmiş olan tüm meslektaşlarımın öğretmenler gününü kutluyorum.

5. kez bugünü yaşamak bana nasip oldu. her bir 24 kasım'ın ayrı bir güzelliği vardı ama bugün bizler sahnede yer alıp öğrencilerimize şarkılar söyleyip onların eğlenmelerine, gülümsemelerine vesile olduk. öğretmenler içinden bir koro oluşturup onların güzel vakit geçirmelerini sağladık.

3 adet hediye almış olsam da hiçbirimizin hediye gibi maddi bir şey beklentisi olmadı. gerçekten en büyük hediye öğrencileri oluyor bir öğretmen için...arayıp sormaları, bir selam vermeleri ya da üzüntünü/sevincini paylaşmaları, bugün saçınız/makyajınız güzel demeleri bile...ya da sınavdan aldığı güzel not. davranışında olumlu yönde olan bir değişme...bunlar çok daha anlamlı çok daha güzel.

ve...ağustos ayından beri görevden alınan yaklaşık 35.000 öğretmenimiz var; bunun yanı sıra atanamayan öğretmenlerimiz var. onlar için buruk bir gün. tek bir adaletsizlik olsa dahi o görevden alınmalarda inşallah yakın zamanda düzeltilir ve masum olan hocalarımız öğrencilerine kavuşur. henüz atanamamış hocalarımıza da kısa zamanda atanmak nasip olur.

herkes için farklı bir anlamı olan bir gün...ben bunun bilincinde olarak geçirdim bugünümü. iyi ki öğretmen olmuşum dedim bugün de her gün dediğim gibi...

yeni nesil

https://www.facebook.com/...m/videos/713564585474743/

yalnızlığın dibine vurmak

her kasım ayında mesleğime ait bir günde neredeyse tüm meslektaşlarım eşiyle/nişanlısıyla yemeğe katılırken benim gene bu yemeğe tek başına katılacak olmam...hiçbir yaş günümde sevdiğim kişi olmaması...hayatımda karşı cinsten gelen bir hediyenin bende hiç bulunmaması...sinemaya, tiyatroya, konsere tek başıma gitmem...bir kitap okuduğunda paylaşacak kimse olmaması...daha çok sayılır da...zaman her şeyin ilacı. bir de şükretmek lazım hayatımızdaki güzellikleri görerek.

başı açık kız eğlenmelik kapalı kız evlenmeliktir

ben de neden evlilik kısmet olmuyor diyordum. başım açık, tesettürlü değilim, ondanmış meğer..